DOĞRU STATÜ EĞİTİM KURUMLARI
DİLDE NEZAKET HAREKETİ
20 Aralık 2022
Dil, insanlar arasındaki en etkili iletişim aracı olarak tanımlanır. Peki, biz dilin bu özelliğinden ne kadar faydalanabiliyoruz? Gerçekten de etkili iletişim kurabiliyor muyuz? Etkili iletişimi geçtim, dili güzel ve güzellik, iyilik için kullanabiliyor muyuz? Bütün bu soruları aklıma getiren aslında son zamanlarda insanlar ve özellikle gençler arasındaki kötü, hakaretlere varan, küfürlü konuşmalara şahit olmam oldu.
Sokak dili veya argo günlük konuşma dilinin doğallığı içinde her zaman vardır ancak artık küfürlü sözleri, argoyu, kötü kelimeleri ayıkladığımızda geriye pek de bir şey kalmayacak nitelikte diyaloglara şahit olmamız gerçekten üzücü. Bir öğretmen olarak günümün çoğu gençler arasında geçiyor ve görüyorum ki her geçen gün nezaketten uzak bir dil gelişiyor. Sokakta, okulda, otobüste, dolmuşta, trafikte, markette, hastanede kısacası her türlü toplumsal alanda maruz kaldığımız kaba, kırıcı, her an tartışma çıkarmaya yönelik tahammülsüzlük barındıran bir sürü söz her gün biraz daha bizi birbirimizden uzaklaştırıyor. Sınıfta, okul koridorlarında, bahçede, kantinde çocukların birbirlerine iyi bir şeyler söylemeye çalışırken bile cümlelerini küfürlerle süslemeleri doğal bir durum haline geldiğini gözlemliyorum. Önceleri yadırgadığımız hatta ayıpladığımız yanlışlıkla ağızdan kaçınca bile utançtan yerin dibine girdiğimiz sözler pervasızca dillendiriliyor. Hele bir söz var ki gençlerin hemen her cümlesi onunla başlıyor, onunla bitiyor. O kadar dillere pelesenk olmuş ki en yakın arkadaşlar bile birbirlerine söylemekten çekinmiyor. Çoğu bunu anlamını da düşünmeden gelişigüzel söylüyor. Belki düşünseler “Ben ne diyorum böyle ?” diye şaşıracaklar. Maalesef ki bu nezaketten uzak, kaba dil aynı zamanda gençler için popülerlik kazandıran bir meziyet sayılıyor. Zaman zaman dâhil olmak istedikleri arkadaş grubunda kabul görmek için bu çirkin üslubun bir parçası olmayı seçiyorlar. Ve ne acıdır ki saygılı, kibar ve temiz bir Türkçeyle konuşan biri akranları tarafından alay konusu bile olabiliyor, sözlü şiddete maruz kalabiliyor.
BPeki, bu şiddet dilinde bütün pay gençlere mi ait? Televizyonlarda yayınlanan dizilerin, filmlerin, trafikte birbirine ağzına geleni söyleyenlerin, dükkânının önüne arabasını park etti diye hiç tanımadığı birine baltayla saldıranların, komşusu gürültü yaptı diye evlerini basıp komşusunu öldürenlerin, ayrılmak istedi diye karısını öldüren kocaların, yanlışlıkla omzuna çarptı diye birbirlerinin üstüne yürüyenlerin... hiç mi payı yok bu şiddet dünyasında? Etraflarında her alanda yayılmış her türlü şiddet ortamının bu olumsuz dilde etkisi yok mudur? Bu ortamda yetişen neslin nazik ve anlayışlı olmasını nasıl bekleyebiliriz? Belki de herkesin takkesini önüne koyup düşünmesi gerek. Gelin güler yüzlü bir “ Günaydın, bugün nasılsınız?” ile başlayalım dilde nezaket hareketine. Hayatımızda hoşgörüye, affetmeye, kibarlığa, güzel konuşmaya tekrar yer verelim. Yani önce kendi kapımızın önünü süpürelim.