DOĞRU STATÜ EĞİTİM KURUMLARI
EVRENİN BÜYÜKLÜĞÜ
20 Kasım 2018
Gökyüzüne hiç baktınız mı? Karanlık bir gecede, başınızı kaldırıp uzaklarda olup bitenleri izlediğinizde gördüğünüz o ışık noktaları nedir?
Aslında o gökyüzü bir zaman makinasıdır ve siz evrenin geçmişine bakmaktasınızdır. Gördüğünüz gök cisimleri aslında orada değil… İlginç değil mi? Peki bu ne demek? Nasıl oluyor da gökyüzü bize geçmişi gösteriyor? Işığı oradaysa kendisi nasıl orada değil? Bunun için öncelikle birkaç bilimsel bilgiyi öğrenmemiz gerekiyor.
Uzak noktalar arasındaki mesafenin zamanla artması, ölçek çarpanı adı verilen bir parametre ile nitelendirilir. Zamana bağlı olarak değişen bu çarpanın günümüzdeki değeri “1” olarak kabul edilir. Ama biz kozmolojik model ve türevleri gibi bilimsel abartıları geçip daha farklı bir yoldan gideceğiz…
Evreni Anlamak İçin Öncelikle Işık Hızı ve Işık Yılı Kavramlarını Anlamamız Gerekiyor
Bir spor arabada saatte 180 km hızla gittiğinizi hayal edin. Çok hızlı değil mi? İstediğiniz yere hemen varabilirsiniz. Fakat bu hızı galaksiler arası ulaşımda kullanmaya çalıştığımızda biraz yavaş kalıyoruz. Işık… Bildiğimiz ışık… Evrene hayat veren, bizi karanlıktan çıkaran fiziksel bir erke. Biz evrenin büyüklüğünü ışık hızı ile hesaplayabiliyoruz.
Işığın hızı saniyede yaklaşık 300.000 km’dir. Evet yanlış okumadınız. Araba ile giderken saatte 180 km hız çok geliyordu. Ancak ışık hızına ulaştığımızda saniyede 300.000 km’den bahsediyoruz. Artık bir sınırı aşalım ve zihnimizi genişletelim. Bir saniyede 300.000 km giden ışığın bir yılda gittiği yola bir ışık yılı diyoruz. Buradan da anlaşılacağı gibi ışık yılı bir zaman değil uzunluk birimidir. Evrendeki devasa uzaklıkları ışık yılı ile tanımlarız.
Bizim de içinde bulunduğumuz yıldız sistemi olan Güneş Sistemi’nin uzunluğu 2 ışık yılı, bize en yakın yıldız sisteminin uzaklığı 4.3 ışık yılı, içinde bulunduğumuz ve milyarlarca yıldız içeren Samanyolu Galaksisi’nin çapı 100.000 ışık yılı, Samanyolu’na en yakın galaksi olan Andromeda’nın uzaklığı ise 2.2 milyon ışık yılıdır. Evrenin çapının ise sahip olduğumuz veriler ve hesaplamalarımızla 46.5 milyar ışık yılı olduğunu söylüyoruz.
Gökyüzüne baktığımızda bizden binlerce, milyonlarca, hatta milyarlarca ışık yılı uzaktaki gök cisimlerini görebiliyoruz. Aslında onlar uzun yıllar önceden kalma bir iz, beyaz bir silüet, evrenin bize yapmış olduğu devasa bir illüzyon gösterisi…
Işıkları bize uzun yıllar sonra ulaşmış gezegenler, yıldız sistemleri, galaksiler… Zihnimizin alamayacağı kadar geniş ve görkemli evren; ve evrenin hesaplanamayan büyüklüğüne hayranlıkla bakan bizler… Sahip olduğumuz tüm bilgiler, var olduğunu düşündüğümüz olgular ve teoremler üzerine kurulu. Bin yıllardır sahip olduğumuz bilgiler tek bir buluş ile değişebilir. Keşfettiğimiz her şey keşfedemediklerimizin yanında o kadar küçük ki…
Serkan ŞAHİN
Matematik Öğretmeni