DOĞRU STATÜ EĞİTİM KURUMLARI
BEN OLSAYDIM NE YAPARDIM ?
23 Ağustos 2019
Öncelikle bu başlığı neden seçtiğimi merak ediyor olabilirsiniz, bunu konunun işleyişi içinde sizinle birlikte keşfedeceğiz.
Hayatımız boyunca bu cümleyi defalarca kez söylemişizdir değil mi? Peki bu cümlenin net tanımını yapan o kısa kelimeye ne denir? Cevabınız ‘empati’ idi değil mi? O zaman doğru.
Empati, kişinin kendini yaşanılan durumun içinde görebilme ve kendini başkasının yerine koyabilme yetisidir. Peki bunu hayatımızda kullanabiliyor muyuz? ya da kullandığımız zaman gözümüze zor görünen bir olayı bile çözümleyebilir miyiz diye bakarsak aslında yapabileceğimizi hatta ve hatta eğitim hayatımızda bile bunu çok çok rahat kullanabileceğimizi ve bize sağladığı kolaylıkları fark edeceğiz.
Peki bu yeteneğimizi kullanarak çok tatlı bir tarih yolculuğuna çıkabiliriz desem ne dersiniz? Yani M. Kemal’i, Cengiz Han’ı, Tomris Hatun’u, sınıfımıza davet etsek ve yaptıklarını birlikle konuşsak nasıl olurdu? Hadi bu soruları birlikte cevaplayalım.
Öncelikle tarihin bir tanımını yapalım. Tarih neydi ; geçmişte yaşanmış olayları yer-zaman ve şahıslar üzerinden sebep sonuç ilişkisi içerisinde inceleyen bilim dalı. Bu, tabi ki akademik ve kalıpsal bir tanım. Peki sizce tarih ne ‘’Hocam geçmiş bitmiş olaylar ya şimdi bunlar bizim ne işimize yarayacak.‘’ O zaman size cevabı ‘Tarih ne güzel aynadır ki bu günkü uyanışı düne borçluyuz’’ diyen Mustafa Kemal versin. Yani bizler geçmişten ders alıp geleceğe ilerleriz. Ayrıca geçmişi incelerken de empati yeteneğimizi de kullanabiliriz.
Siz, Bandırma Vapuru ile Samsun’a kurtuluşu gerçekleştirmeye giden bir M. Kemal’ in çizmelerini giyip direniş ve zafer yolculuğuna çıkabilir, ‘’Ya ben İstanbul’u alacağım ya da İstanbul beni’’ diyen bir Fatih ‘in inadını, 40 çerisi ile koskoca Çin ordusuna karşı isyan edip bağımsızlık mücadelesi veren Kürşad’ın esarete karşı duruşunun anlayabilirsiniz. Yani o dönemin zihniyetini, kişilerin zihinlerinden geçenleri hep beraber okuyabiliriz
Ünlü sadrazam Pargalı İbrahim’in de dediği gibi ‘’ insanın aradığı her şey, her şekil, her suret düşünceden meydana gelir. ” Yapılan saraylar, mimari eserler, savaşlar ve barışlar, düzenlenen eğlenceler, birer insan faaliyetidir .O halde hem sosyoloji hem psikoloji hem felsefe gibi insan ve düşünce odaklı bir bilim olan tarihin içinde geçen her olay, ortaya çıkarılan her ürün , bir düşüncenin sonucuysa, dönemin zihinsel yapısını anlamaya çalışmaya, empatinin tarihsel yönünü açığa çıkarmaya -yani tarihsel empati- geçmişin eğlenceli ve gizemli odalarında gezinmenin zevkini yaşamaya ve tarihsel kişilikleri sınıfa davet etmeye hazır olmalısınız.
Bu aşamada şu konuya da yer vermek yerinde olur ki ülkemizde öğretimin tam manası ile gerçekleşmesindeki temel husus %70 oranında yaparak ve yaşayarak öğrenme biçimidir. Tarih dersinin deneye kapalı yönü bu hususta bizi yanıltmasın çünkü elimizde ‘tarihsel empati’ diye bir cevher var. Yani biz tarih dersinde yaparak ve yaşayarak öğrenme stratejisini zihinsel süreçte gerçekleştirebilir ve böylelikle kalıcı bir öğrenme halini gerçekleştirebiliriz .
Böylece her konu bizim için ayrı bir yolculuk, her ders ayrı bir eğlenceye dönüşecek. Bu da geçmişe yönelik nasıl ve neden algısının kazanılmasına bu bağlamda tarihin kronolojik yönünün daha rahat benimsenmesine olanak sağlayacaktır. Anlayacağınız bir taşla iki kuş vurmuş olacağız.